Bu yazı 08/07/2025 tarihinde yayınlanmıştır.
*Mithat IŞIK/SDE Savunma ve Güvenlik Koordinatörü
Bu tür operasyonlar ve aramalar fazla yapılan operasyonlar değildir. Bu nedenle planlama safhasında bu konuda tecrübeli ve deneyim sahibi kurumların personellerinden destek alınması faydalı olacaktır. Birliklerimiz şu anda Irak’ın kuzeyinde operasyonlar icra ediyorlar. Pençe-Kilit harekât bölgesinde birçok doğal ve terör örgütü tarafından geliştirilen doğal mağara ve suni olarak inşa edilmiş mağara ve tüneller mevcuttur.
Arazi aramalarında bundan sonra sık sık bu tür operasyonlar yapmak durumlarıyla karşılaşılacağını değerlendiriyor. Her operasyon bir sonraki operasyon için tecrübe ve deyim kazanılmasını sağlıyor. Böylece bir önce yapılan hatalar bir sonraki operasyonlarda tekrarlanmıyor.
Mağaralar derinliklerine inildikçe sessizliği ile büyüleyici bir görünüm arz ediyor. Bu doğal yapılar tedbir alınmadığı zaman tehlikelere de neden olabiliyor.
Bu nedenle mağaralarda arma ve operasyon yaparken bilimsel çalışmalarla elde edilen verileri okumak, bilmek, tanımak ve gerekli tedbirleri alarak göreve başlamak gerekir.
Aksi durum acıların yaşanmasına sebep olabilir. Küçük mağaralarda ve ağız kısmı geniş mağaralarda bu tür tehlikeler yaşanmayabilir. Ancak yine tedbir almak gereklidir.
Mağaralarda genellikle yarasa ve benzeri canlılar yaşar. Bu tür mağaralarda bu canlıların yaşadığı bölümler genellikle tehlikeli değildir.
Girilen mağaralarda yaşayan canlı yoksa bu tür mağaralar tehlikelidir. Çünkü yeterli oksijen yoktur.
Alay komutanlığı yaptığım dönemde tespit ettiğimiz bir mağarada arama yapmaya karar verdim. Yeterli personelle gerekli önlemleri alarak mağaraya girdik. Giriş yerinden biraz ilerledikten sonra mağaranın tavanında yarasaların yaşadığını tespit ettik. Yarasaları ürküterek uçurduğumuzda yarasalar mağaranın ilerisine doğru değil mağaranın giriş yönüne doğru uçarak kaçmaya çalışıyorlardı. Ben bu durumdan şüphelendim. Mağaranın ilerisi ve derinlikleri karanlıktı. Çok ağır nem kokusunu andıran ağır bir koku vardı. Karanlık ve ağır kokuların geldiği bölgeye girmedik. Uzak mesafeden fenerlerle kontrol ederek mağarayı terk ettik.
Biz mağarada metan gazının (CH4) olup olmadığından değil. Canlı yarasaların o bölgeye gitmeyişinden şüphelendik.
Mağara içerisinde vücudumuzda bir ağırlık hissettik. Bu ağırlık ve nefes almadaki sıkıntı yorgunluktan değil görünmeyen bir baskıdan olmuştu. Mağarayı terk edip dışarı çıktığımızda vücudumuzun birden hafiflediğini hissetmiştik. İnsan kendi vücudunu iyi tanıyorsa verdiği tepkiden şüphe duyuyor.
Yaşadığımız bu olay bizim için büyük bir tecrübe olmuştu. Bu nedenle derin ve uzun mağaralarda fazla derinliğe inmeden gözle keşif yapardık.
Metan gazı herhangi bir emare vermeden mağara içerisine yayılır. Kokusuz olduğu için fark edilmesi zordur. Ortamda yeterli oksijen yoksa metan gazı yüzde 5’in üzerine çıkınca patlama riski vardır.
Mağaralara girerken gaz tehlikesi daima dikkate alınmalıdır.
Mağaralarda ve benzer yerlerde operasyon ve aramalar yapılırken fiziksel dayanıklılığın yanında teknik bilgi ve donanımda gereklidir.
Mağaralarda yapılan operasyonlarda
Bu nedenle bu personel çok iyi eğitilmelidir.
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.